Bana Gelip

Kuru kuruya öfke, Oğuz büyük sözü dinlemez,
asi velet, Aşk’ta burnunun dikine gider de,
Güneş Dikeni batar gönlüne, teni ondan sıcak.
Beni unuttuğun gibi, bana gelip unut gitmeyi,
sevmeyi başka türlü öğret Sen’i,
Sen’i yeniden Aşık et bana, beni Sana,
Sana ihtiyacım da yok, Sana Aşık olmak için,
bir kez görmek yetiyordu kalbime,
tek Aşk’lık hakkını harcadı gözlerin uğruna.
Uğur böcekleri can bulur nefesinle,
güzel kokundan bir bahçe gibidir bağrın.
Ben buna hasretken, umurunda değil bağırtım,
Aşk’tan bağnazım, evi baraka, içinde Güneş,
elim Aşk’tan maşa, döndürüyorum etrafında,
Dünya merhameti var gözlerimde.

Oysa kirletmişti Sen’in gibi güzeller, tüm güzellikleri,
kirlenmiştiniz, terk etmiştiniz, bir zaman gelir, terk edilirsiniz.
İşte o an tek umudunuz Aşık’lar olur, şakayla karışık gururunuza,
söz dinletemezsiniz. Söz dinlemek değildir zaten Aşk.
Aşk’a söz geçirememektir Aşığın işi,
Aşk’tan başka söz bilmezken, Aşığının sesinden başka ses işitilmez.
Bilirsin,
Güneş, Sen’i görmemi sağlamak için yanar da,
kendini göstermeyecek kadar mağrur,
kim izleyebilir saatlerce Güneş’i?
Bilmem de Güneş’i, saatlerce izleyebilirim Sen’i.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 046