Beden Tutulması

Güzelim vakit, geçti gitti yine Sen’in için,
Sen’sizliğin bir vakti olmadığından habersizsin,
bu cümleyi benim gibi okuyan da kimdir?
Sana ben gibi Aşık, ben gibi yazan adam da kimdir?
İnanca bağlı Martı’larım, ipini koparan hayat boşluğunda,
yokluğunda gereksiz, varlığıma minnet etmeyen gözlerin.

Söylerim, daha da çok söylerim,
Sen’i sevmek, Oğuz’un işidir, başka herkesin,
derdi Dünya malında, Sen’de dahilsin buna.
Zaten canım bundan yanıyor ya, neyse,
yandı da ne kaldı şurada bedenimden sıyrılmaya,
bir kaç saniye bile değil, koskoca ömür bir gün bile değil.
Geriye dönüp bakıyorum, Aşk mutluluk bile değil,
haz, tat, yangın, ateş, kötü her ne varsa Aşk’ta.
Bu yüzden yaşta da değil, başta da…
Aşk, boş bakışlarda değil, saatlerce bakışmalarda da,
Aşk, bir anlık göz kırpışın karanlığında görebildiğin ışık,
açık ve seçik anlatırım. Anlamazsın, bedenin Sana ağırlıktır,
öyleyse Ruh’un ile gel, Ruh’um Sen’i ömür boyu misafir eder.

Zaten,
Beden tutulmasıdır hayat, Ruh’u bir ömür karartır.
Ne Güneş gördürür, ne gün yüzü, gül yüzlü de yoktur,
hala yüz bulurum sevginle, Aşk, yüzsüzlüğü de öğretir.
Bu yüzden gelmen için beklerim, işi gücü bıraktım.

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 077