Benimle veya Bensiz

Tüm kainatı kendi çevresinde dönüyor gibi hissetmek kadar saçmadır aslında Aşk, benimle veya bensiz bir şekilde yaşanıyor. Farklı olanlarsa ikimizin arasındaki ince nüanslar. Elbette aşkın sadece ve tek verilmesi gereken şahsı biliyorum. Ona defalarca kez şükürler edip, af ediliyorum. Çünkü günah, af diletir.

Bu kasvetli ve karamsar görüntümün, karanlık düşüncelerimin arkasında aslında aydınlık, neşeli ve eğlenceli biriyim. Keşke bunu bilseydin! Veya bunu sana gösterebilseydim. Ne var ki, bunu anlasan bile, ben kendimi anlatamadığımı düşünüp anlatmaya devam edecektim. Ve böyle oldu!

Birini anlayışsızlıkla suçlamaktansa kendimi “anlatamıyor” olarak suçlamak bana daha mantıklı ve doğru geliyor. Muhtemelen anlatabileceğim başka bir yolu vardır daima. Ne var ki, bunu yapsam bile, anlayabilenin çok az olduğunu bilmek yorucu oluyor.

İşte, şiir peşrevinin sonu, pertevin karanlığı.
Bitti.
Tüm hislerim parmak uçlarımdan bir-bir sökülüp alındı. Kalbim hissizleşti, artık düşüncemin düşünceme eziyeti kalmadı. Vicdanımın gürültüsünden uyuyamadığım uykusuzluğum beni terk etti. Artık mışıl-mışıl uyuyorum. Artık çok uzaklara bakmıyorum, zaten göremiyorum deyip, kırılmaz irademi kırdım. Aslında birlikte kırdık!

Benimle veya bensiz, her şey olması gerektiği gibi oluyor. Kimse dünyayı mahvetmiyor olsa bile doğa bir gün buna başlayacak zaten. Hiçbir şey durağan veya sakin değil. Herkes ve her şey birbirine zıt/nefretle yaklaşıyor. Kainatın varlığı bile büyük bir patlamayla oluşuyormuşken, sonunun sessiz ve ıssız olmasını beklemek hata olabilir. Yine de ihtimalleri var diye yaşamıyor muyuz zaten yaşadıklarımızın hepsini?

Evet, öyle! Sonunda kendini öldüren bir seri katilin hayatı gibidir yaşamak hikayesi. Evet, böyle!

Tüm bu can yangınlarının bağrış ve yakarışları, uzaktan ve kendi sesinden duyulduğunda anlamsızlaşması gibi. Aslında güneş hiç doğmaz ama biz ona “doğdu” deriz, gerçekte olsan şeyse dünya kendi etrafında bir dönüşünü tamamlamıştır. Evet, tıpkı böyle… kendi içimizde olan biten her şeyi dışarıya mâl eder ve sonuçları yine kendi içimizdeki gibi olmadığında hayıflanır, yakınır, üzülür veya seviniriz. İşte insan böyledir. Sırf içindekiler için dışındakileri kırar, üzer, yorar.

Bunu öğrenmek zor yoldan, epeyce zahmetli ve uzun bir zaman alsa da öğrendim! Sanırım her şey “öğrenmekle ve zamanla” ilgili. Neyi ne kadar biliyorsan, zamanının geri kalanını ona göre şekillendiriyorsun.

Şimdi üzgün şiirler yazdığım için kendime kızıyorum ama pişman değilim. Şimdi vaktimi düşüncemin meşguliyetine addettiğim için kızgınım ama keşke demiyorum.

Çünkü insan ölümü bile bile yaşayabilen tek varlıktır. Artık öğrendim!

#Yasef | Benimle veya bensiz. Ama kimsesizsin!