Biraz Kıskançlık ve Biraz Sen Korkusu

Biraz Kıskançlık ve Biraz Sen Korkusu, bu günlerde aptal aşıklar gibi dolanıyorum oralarda ve çok fena aslında.

Hiç bilmeyeceksin nasılsa, benden haberi yokmuş gibi bakışlarının… ve nefes alışverişlerinin dünyamı yerinden oynatırken bu serzenişten uyanmak çok zor aslında.

Bunu engellemem gerekiyor.

Çünkü gittikçe kaybediyorum bu dehlizde kendimi. O’nun da dediği gibi… ‘’Deliliğin Dehlizinde Kaybolma.’’ Bu ben miyim ve şu an gerçekten gerçek mi? Neyse ki demli çayım yanımda ve yanan sigaram cesaret veriyor yazmaya.

Sonsuza kadar uyuyacağım nasıl olsa, buna kesinlikle inanıyorum ve başka tez bilmiyorum… Özellikle derinlemesine düşününce uykuyu, kimin umurunda yarını görmek? Aşk’tan geriye Aşık’tan başka neyi bırakabilirsin ki?

Beni yine anlamayacaksın, varoluşu sorgularken, sadece Sen’in varlığını sorgulamak bile ömrümün sonuna denktir. Yine de yetmeyecektir. Bunun Sen’inle alakası yok, bunun tamamen benimle ilgisi var.

Bizi düşünme… Beni, şöyle düşün; 1 saat kadar vaktin 1 dakikası kadarcık gözlerime değsen, buna milyonlarca kez şükredecek kadar gerçek hissettiklerim. Rol değil, entrika ya da saçma bir piyes değil bunlar.

Önemi yok, biraz kıskançlık ve biraz Sen korkusu sırf bazı taşlar yerine otursun diye var. Ellerimin üşümesinin ya da ellerinin sıcaklığını bahane edişime de bak… ne de aptal aşığım ben böyle. Ve bu kimsenin umurunda olmayan bir şeydi.

İşte bu yüzden onlardan farklıyım ve Sen’de bir o kadar da saçmaladım böyle.

Kimsenin zamandan haberi bile yok, kollarında pahalı saatlerden başka neleri var ki zaman adına? Onları da düşün ve bunları da düşün… hayat kargaya peynir misali Aşk’a tatlı değildir… donmuş bir nektar olsa erir…

İşte şimdi soyutluktan çok gerçek üstüyüz… bir tablonun el değmemiş tuvali gibiyiz.

Çoğu zaman farkındayım bunun, sahteymiş gibi görünüyorum ama değilim ve bunu ispatlamak zorundaymışım gibi hissediyorum.

Oysa gözlerinde görebiliyorum korkuyu, şefkati, hayallerini ve düşüncelerini… ve görebilmenin kıymetini biliyorum.

Sen’de Kalan Ben’denlerden…

Bana dokunduğunda yer çekiminin olmadığına kesin inanmak kadar cahilce olsa da hissettiklerim, saçlarının ışığını güneş sanmaktan ve şu iki dudağımın hissedebildiği kadar yalvarış gerçeği bilmek.

İmkânsız olduğunu biliyorum elbette zamanı durdurmanın ya da geriye getirmenin… ne var ki bunu hayal etmek hoşuma gidiyor… Sanki hiç canım yanmamış gibi seyretmek istiyorum gökyüzünü… Bunu Sen bilemezsin ve bilmeyeceksin. Bir nedeni de yoktu zaten.

Ben sadece ellerine dokunuşumdan bu kadar hisse ev sahipliği yapıyorsam, işte bu yüzden bana kızman da gereksiz.

Bu Nisan’ın 6’sı kadar görünmezsin gözlerimde, bunu hayal etmek bile çok can yakıcı ve bu bile hayaletvâri bir düşünce… Özür dilerim. Dünya da sadece Ben varmışım gibi yazıyorum yine… kibir sahnesinden bir metne menteşe.

Sonuçta benden çok var da Sen’den sadece 1 tane… artık bir anlamı olsa da gözlerinde, gözlerimden alabilirsin dilediğince anlamı. Yine aldanışlarımdan bir bahçe ve meyveleri çürük bu baharı karşılarken.

Ve ben buna;

Biraz Kıskançlık ve Biraz Sen Korkusu

Diyorum.

#OD | Sevgiliye Mektuplar * Gördüklerimle, hiç görmediklerim arasında, kirpiklerimin arasındaydın.