Fırtınayla Gülümserim

Düşümde bile soğuksun, gözkapaklarım üşüdü.
Düşündüm, aklım üşüdü.
Düşündükçe düştüm,
düştükçe, bedenime hafif gelir rüzgar.
Bu izden tanırsın beni karanlıkta,
düşüyorken Aşk boşluğuna, sanırlar bu serin,
bilmezler ne yangın, ne derin.

Oğuzhan, derin bir Aşk Deniz’idir,
bu Deniz de yüzen binlerce canlı hücremdir,
Dünya bu yüzden hücrem,
gökyüzünden Sen gelirsin,
ben sevincimden fırtınayla gülümserim,
bundan batar tüm gemiler, geriye dönemezler.

Yaptığım doğru mu bilmiyorum,
yaptıklarına doğru diyemiyorum,
Terk Etmek nasıl bir cehalet,
değişebiliyorsan, değişebilirim,
elimden gelse, çoktan değişirdim,
inat ya bu, değişmeyeceğim,
düşmekten de vazgeçmeyeceğim.

Hani yarını heyecanla beklersin de,
yarına inat geçmez hiç zaman,
o heyecanla Aşık olmuştum ben,
o heyecanla bekliyorum, zaman geçmiyor.
Bekleyişime inat gelmeyişin!
Anlamadım ki ne gerekiyor…
Aslında bunu pek önemsemiyorum,
kimse anlamıyor Aşığını, Aşığım sandığını.

Sandığınız kadar mutsuz değilim,
bu sanılamaz, bu mutsuzluğa eş yoktur,
o yüzden hep mutlusunuz,
peki Sen? Mutluluğuna bir söz göster,
elinden gelemez, yazmak Aşığına has,
yasta öyle, ölüm de öyle, yasta.

Oğuzhan Deniz – Martı Terbiyecisi / 067