Gel, Isıt Güneşi

Birkaç milyon yıldız sönmüştür gözlerimin bebeğine son kez bakışının ardından… gerçi bu kainatımın işi, içinde olduğundan bilirim… zihnimin içinde ne denli olduğunu bilseydin, delirirdin. Bilmemen en güzeli, en iyisi… o yüzden bitmez savaşım kelimelerle ve bilseydin zihnimin içinde başka nelerin olduğunu, muhtemelen gülüp geçerdin, geçip giderdin yanımdan.

ve gidiyorsun… istasyonunda beni bırakıp,
ve diyorsun ki, “hoşça kal
Hoşça kalamam efendim…
birazdan kaldırırlar cenazemi…

Sensizlikte, sensizlik de dahil hoş değil hiçbir vakit.
Hoşça kalamam yârim…

Gel, ısıt güneşi…
Üşüyor ona bakmadığında,
için için titriyor iliklerine kadar,
evet sevgilim, “güneşte üşür”
Sensiz güneş bile üşür sevgilim…
Haliyle parlamaz gökyüzünde ay,
payıma düşer her gün sensizlik,
çaresiz dün biriktiririm.

Gel, ısıt güneşi…
güzelliğinin yanında buz gibi,
evet sevgilim, “güneş soğuk”
bakma öyle yandığına,
yapma böyle, gel…
üşütme bizi,
yüz tuttu şimdi yokluğa, yokluğundan.
tüm bu kış, senin yokluğundan…

Gel, ısıt güneşi…
güzelliğin sırça kainat,
en ince işçilik yaratılışın,
inci gibi teninle ısıt bizi,

korkma, yakmazsın
dayanır canım varlığına,
dayanılmaz yokluğuna…
En iyisi mi, sen gel sevgilim,
üşütme beni de güneşi de.

Gel, ısıt güneşi…
gel, sıcak neymiş öğrensin ellerinden,
gel, gözlerinden bir denizde yüzelim,
gel, sözlerinden şarkılar besteleyip,
söyleyelim.

Ve söyleyelim sevgilim,
birbirimizi ne kadar çok seviyorsak,
o kadar çok söyleyelim birbirimize…
aldanma zamana, o da bitiyor…
kalmıyor…
gel, ısıt güneşi sevgilim,
ıstırap yokluğun bana da ona da.


Gelmeyişine atfen…

Ben, beni geçtim sevgilim, sen kast ettin tabiat ananın canına… şurada, yasemin tarlalarının içinde nazenin çiçeğimin adı Ay’semin, ben onun gözlerine, gözlerini kırptığı her an hasretim. Bilmiyorlar… Ve sende bilmiyorsun, iyi ki bilmiyorsun sevgilim. Yoksa, tüm bu dünya safsatasına aldırmaz, gelirdin ve seni ben, beni sen yapar, yeni bir biz doğururdun anneliğinden. Ya benim gibi deli bir adama ışıktan bir kadın olur, aşk, umut, hayat olurdu… yada ben gibi yağız deli bir aşık olur, yazar dururdu dünyanın dört duvarı arasında.

Yalan değil, özledim… Çok özledim gözlerini izlerken uykuya sızmayı. Gördüğün gibi, süslü cümlelere sığamıyorum artık. Ve sen öyle güzelsin ki sevgilim, saklanmayı beceremiyorsun gözlerimden. Evet, saklanamazsın… beni 40 şelalede yıkasan da aklayamazsın bu aşktan… aşk başımdan aştı, geçti semayı, burası “sen” makamı. Öyle olmasa kim nefes alabilir dünyadan bu kadar uzaklıkta? Öyleyse sen söyle!

Ne garip, zaman ve sen aynı yönde akıp gidiyorsunuz… gençliğimden ve şairliğimden hıncını çıkarır gibi saçlarımı beyazlatıyorsunuz. Bense sadece seyredebiliyorum saçlarıma yağan bu karları… yine de sensizliğe sağırım hala, sensizliğe körüm, sensizliğe asiyim ve inanmıyorum, sensizliğin en cahili benim sevgilim, öğrenemedim sensizliği.

Bıktım sevgilim, ironilerden, betimlemelerden bıktım… artık şiirlerden bıktım.

#Yasef / Gel, gel çünkü güneşi bir tek sen ısıtabilirsin.