Gözlerimin Çiy Damlaları Kirpiklerim Çimleri

Birden Sen oluverdi her yer… her yan… dört bir yan… Ben’de ben falan kalmadı, ne varsa Sen artık… Sen’de arıyorum beni, gözlerinin beyazında, kahvesinde, bebeklerinde.

Gözlerimin çiy damlaları Sen’den uzaktayken hep ve birkaç karamsar benlik’ten başka bir şey değil bu satırlar, kirpiklerimin uçlarında durur çiyleri, o yüzden kirpiklerim çimleri bu Aşk’ın.

Keşkelerle çevrilmiş hayatımın tam ortasındayım, bileğim güçlü, sesim güçlü, kafiyeler hörgücüm ve Oğuz Aşk’ın ömrü… bunu sen bilmezsin, henüz küçüksün.

Anlamazsın bu satırlardan, nice satırlar var da anlamam onlardan.

Gözlerimin Çiy Damlaları, Kirpiklerim Çimleri

Bu, yanındayken bile Sen’i özlemek kadar karmaşık. Anlaşılmayacak kadar derin ve anlatamayacak kadar kelimesiz zihnim.

Zamanı elle tutamazsın, koklayamazsın veya geri getiremezsin… akıp gider… bu yüzden Sen’in için soyutum şu anda… beni tutamaz ya da koklayamazsın, beni ben yapan Sen’den parçaları birleştiremezsin…

Bu ölmekle eş değerdir… ölüm de ne koklanır ne de görülür…

Belki beni çok sonra anlayacak olsan bile, yazmak istiyor canım Sana dair ne varsa, Sana dair ne varsa benim zihnimde çünkü… bu erişilmez olduğu için bunun önüne geçemezler. Bu Aşk’ın kendisi olduğu için Sana hakkıyla Aşık olamazlar… Aşık atamazlar Oğuz Aşığıyla Sen olunca gönlümün hislerinden dilime dökülen sözlerime can veren ses tellerimden…

Bu normal değil, biliyorum, karamsarlığımın yine beni yendiği sahnelerin piyesleri… Oysa rol değil bunlar, sürrealist de olsa, realistik bir yanı var… ’Sonsuza inanışınla’ kıyasla Oğuz’u.

O’nda ne biriktiysen böyle dışa vurdu. Oğuz Aşk’ın mumu, istediğin kadar yak… nasıl olsa bitmez.

Sigara kokuyorum yine, Sen sevmezsin bu kokuyu… belki de bende sevmediğin tek şeydir… Sen’de sevdiğim her şeye denktir yine de bu kırgınlık, elimde değil, içiyorum…

Beni affet…

Ben öyle sandığın gibi biri değilim, ben herkes sahnesinde hiç kimseyim, Aşk’ın sahnesinde başka herkesin hiç kimse olması gibi… Ben onlardan biri değilim, beni onlarla kıyaslama… Aşk’ı yanı başında duran adamla, Aşk’tan bîhaber olan herkesle bir mi olur Oğuz?

Çünkü Oğuz bilir, Aşk saçlarındadır, gözlerindedir, göz kırpışın kadar kısa sürede gözlerini görmek için delirir… ve bunu başka kim düşünebilir? İyi düşün…

Ve şöyle de düşün; düş, düşüncemin zerre miskalidir, çok konuşur da dilim oradan bilirsin, ben olmak istediğim yerdeyim, deyim yerindeyse Sen’deyim… Sen yer olsan, ben yerin de dibindeyim, öyleyim.

Hep ben ve Sen’den bahsettik… Şimdi daha da Sen’den bahsedelim…

Bahsedelim ki, dünyanın yaşanabilecek bir yer olduğu umuduna kapılsın gönlüm… Sen’siz bir dünya hayal bile etmeyelim… Ve şimdi sağ elinle sol elini tut… nasıl da gökkuşağı tadında, şimdi ise ilk defa görüyormuşçasına bak, nasıl da beyaz teninin ufkunda parlıyor güneş… değil mi?

Ve Beni affet…

Ben öyle sandığın gibi biri değilim… Zamanda bir nokta bile değilken, kaderin bizi karşılaştırdığı sahneyi hatırla… Suriye’de ki Şam bahçesinin kâm-ı Oğuz’un dudaklarından duyacakların.

Ve son olarak Beni Affet…

#OD | Sevgiliye Mektuplar