Güneşten Kumaşla

Sen az da olsa bilirsin beni,
Sen’sizliği tamamıyla bilirim, Sen’i Aşk’la.
Bunca şiire kulak asmadığından,
utanıyorum artık boş-boş konuşmaktan.
Okuyorsun binlerce şair adamı,
‘Sanki benden bahsetmiş’ diyorsun,
Ben binlerce şiirde Sen’den bahsediyorum,
o halde şiirle bir alakası yok.
Şairliğimin de öyle, başkası yok-ki gideyim.

Gitmek istedikten sonra gidecek yer çoktur,
kalmak istediğim için Sen’de yerim yoktur,
bu ne bolluktur Oğuz, hâlâ Aşk’ın saf halisin.
Sahteyim onlara göre, onlara ne?
İsmimin baş harfleri anlatır halimi.
Alıştım bu yangına, biliyorum yanlıştayım,
yalnızım, haksızım, olsun bunu da öğreniyorum.
Gitmeyi bende biliyorum, amacım gitmemeyi
öğretmek Sana. Sen hayat dolu cânfêzâ.
Cânân-ı çûn, cânbaz-ı cân-â mûbalağa.

Sana tek dûam, Beni asla unutma…
Sana beddûa gibi gelir de, bana harika,
Aşk’ın hırkası sırtımda, güneşten kumaşla,
Sen Aşk’ına düşmüş fırkayı öldürdüm,
yeniden gülümseyebilirim artık gelirsen.

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 044