Huzursuz Evi

İlk gün ki gibi, vakit hâlâ Sen’sizlikten geçmiyor,
sözlerimin kalbine değmesine gerek yok, gözlerine değsin yeter.
Göz zaten kalpten nemleşir, gülmek gereksizleşir.
Güçte değil birlikte olmak, Aşık olman yeterlidir,
bunu artık ispatlaman gerek, seviyorum demek yetmez.
Bir anlamı olmasa bunca sayfanın, emin ol yazmam,
abuk-sabuk insanlar, kokan ağızlarından akıllarına,
bolca yorum saçmalarlar,
densiz aptallar, Martı’mın gagasındalar.

Onlara anlatmak için çabam da yok, anlamak için çabalıyorlar,
çabaları boşa çıkar, Aşık adamı, Aşığından başkası anlayamaz.
Aşık bir yolunu bulup, bir türlü tam anlamıyla anlatamaz gönlü,
saçmalar da saçmalar, bundan esinlenir saçmalar, dalga geçerler.
Geçsinler de, Aşık adamın umurunda değildir Aşk’tan başkası,
başkasını göremediğinden gözleri, zordur bakması,
gözkapaklarını açması.

Artık sevmemek istiyorum.
Sen’in yüzünden kimseyi sevemiyorum,
Sen’in pek kabahatin yoktur, bilirim gönlümü.
Başkasına tutunamaz gönlüm,
Unutmam gereken bir Aşk varken, en çok O’nu hatırlarım,
oyuncaklarımdan bile vazgeçtim.
Aşk, çocukluktu oysa.

Bunca sene, bunca Aşk hürmetine,
Sen’sizliği daha fazla düşündürme, gel de gücensin gönlüm,
gel de yerle bir olsun gururum. Sen gel de, huzur bulsun Oğuz,
huzursuz evin bakıcısız Aşk hastası,
bakımsız kaldığım gözlerin, yine de özledim.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 005