Ilık Rüzgar

Güneş Kavalyesi biter bitmez,
düşeceğim yine bir boşluğa,
bu kelimeler dolduramaz ki yokluğunu,
kafiyeler avuntu, avurtlarında elma izleri,
bundan tadıp kovuldum Aşk yüreğinden,
gözlerin artık körleşti, yitirdin kendini.

Ben hep aynı Aşık benle dolaşırım,
kafiyeler tüketip, tükürürüm Aşk’ı,
yeşillenir kaldırımlar,
Sen’i bu izden tanır, takip ederim.
Ne de gereksiz cümleler bunlar,
her cümle adına kurulunca güzeldir bende,
her kafiyemin kursağında kalmış Aşk hevesi,
Aşk’ı heves sanıp gelenler, pişmanlıkla giderler.
Geri dönmeye yüzleri olmadığından sessizler.
Gelseler oysa,
ne güzel olur yine doğa, yeşillenir etraf tekrar,
tekerrür eder ılık rüzgar,
tepemizde pamuktan bulutlar, susadığımızda yağarlar,
bir de Sen sustuğunda ağlarlar.
Ne olursa olsun, Sen susma, konuş boşu da doluyu da,
bunca senedir konuşuyorum Yağmur’dan,
kulaklarında mı çınlamıyor?
Tüm sesler ibadet için kulağına koşuşuyor da,
bir benim sesim ulaşmaz Sana.

Bana hakikat ile yalan ortasında bir Aşk bıraktın,
12 saati gündüzdür, 12 saati uyku…
Bu duygu, Aşık olmadan bilinmez,
çünkü saatler Sen’sizliği gösterdiğinde, farkına varırsın geçmeyen vaktin…

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 062