Kırkbir Buçuk

Sen’i benden güzel seven olmaz,
benden iyi anlayan da, anlatan da.
Yaşlandıkça kıymetlenecek gençliğim,
Aşk’landıkça doğa, yeşillenecek gözlerinden…
Sözlerimden Sen’i çıkarmak kadar basittir,
tüm cümleleri düşürmeye.
Beni unutma demenin nasıl faydası yoksa O’na,
Bana, O’nu unut demenin, yok aslı da astarı da.

Farkı da yok unut deseler de, unutamıyorum ki.
Ve Sana şiir dolu demetler, adına Aşk derler.
Şair’i yalnız sanma, Sen’inle doludur ilhamı,
sayfalar yeryüzü, gökyüzünden dökülür yağmuru,
şemsiyesi kalemidir, bir tek yazdığı satırlar kuru.

Saltanat kurulur gözlerinin hürmetine,
şiirler yazılır sayfalarca, sadece bunun için.
Okuyanı yoktur şiirlerinin, öyledir,
başkaları, başka biri için yazılmışları ne yapsın?
Başkalarına yazılmış satırlardan ne tat alabilirsin?
Ben tüm yazılanlar kadar yazdım sadece gözlerini,
gözlerine bile değmedi, beni bezdirmedi bu,
sadece üzüldüm, üzüntü ilhamla arkadaştır,
birlikte dolaşırlar, üzüntü gelince ilham da gelir.
Sen gidince ne bahar gelir ne yaz,
garip bir ateş sarar vücudu, kırkbir buçuk.
41 kere maşAllah, kaşlarına da saçlarına da.
Yardım et Allah’ım, kurtar ateşten.

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 099