Kısaca!

Bir varmış, bir yokmuş… biri varmış, diğeri yokmuş.

Bizim ki aslında çok safmış, insanları kendi gibi görür ve biraz da ayran gönüllüymüş. Her söylenene inanmazmış ama çoğu zaman art niyet aramazmış söylenenlerin arkasında.

Sonra etrafına bakmış, herkes en az bir çıkarı için tahammül ediyormuş bir diğerine. Herkes dünya sevgisiyle sevdalanmış… herkes dünya için terk etmiş kendini sevenleri, sevdiklerini… aslen kimse birbirini sevmezmiş zaten, menfaatleri kadar birliktelermiş kısaca…

Sonra etrafına bakmış tekrar, herkes birbirini öldürüyormuş, sadece dünyada yaşayabiliyorlarken birbirilerini öldürmeyi tercih etmişler. Tercih etmişler çünkü birbirilerini öldürebiliyorlarmış ve çoğu zaman yanlarına kalıyormuş bu ölümler. Kâr-zarar tablosu öldürenden yanaymış kısaca…

Sonra etrafına bakmış tekrar, doğayı yok etmişler kendi çıkarları için, tek yaşayabildikleri yeri kirletmiş, dengelerini bozmuş ve alt-üst etmişler. Kendine meyve veren ağaçlardan ev, kendilerine besin veren hayvanlardan elbise yapmışlar. Sonunda ne hayvan, ne bitki, ne insan kalmış kısaca…

Sonra etrafına bakmış tekrar, geleceğin annelerine tecavüz edenler, geleceğin anneleri para için etiden vazgeçmişler. Birkaç dakikalık zevkleri için vazgeçmişler şereften, onur ve haysiyetten… Zaten bu kavramlar onlar için bir şey ifade etmezmiş kısaca…

Sonra etrafına bakmış yine, kandırmamak moda olmuş, çalmamak ayıplanmış, dolandırmamak yuhalanmış. Çığırlarından çıkıp yeni bir çağ atlamışlar soysuzlukta, yolsuzlukta, hortumculukta… Oysa onlara sorsan, “her şeyi iyi yapmaktan başka işimiz yok” diyorlarmış kısaca…

Sonra etrafına bakmış yine, intihar edenleri görmüş, dünyasından vazgeçmişleri görmüş, el-bebek, gül-bebeklikten çıkıp, kurumuşlar bir boğazın serin sularında. Oysa onlara sorsan kurtuluş olmuş ölüm, onları ölüme sürükleyenlere sorsan “kendi cahilliğindenmiş” kısaca…

Sonra etrafına bakmış yine, tuhaf terimler ve kavramlar uydurmuşlar, coğrafyanın kader olması gibi, döviz gibi, borsa gibi, dijital para gibi, bu kavramlarla yaşamışlar sonra, ihtiyaçları olmayacakları kadar mal biriktirmişler hatta, onlara sorsan “bu sahip olduklarımın hepsini yanımda götüreceğim” dermiş kısaca…

Ölmek kimine kurtuluş, kiminden kurtuluş!