Madenci

Kafiye, yıldırım hızında düşer aklıma ilhamdan,
bu izdiham, Yağmur ile birlikte düşer zihnime,
tüm hatıralar aniden canlanır gözümde,
gözlerinde öyledir… özletir.

Üzüntü madenimin adı sayfa, kalem emekçi kazma,
Oğuz madenci bu Aşk’ta, üstü-başı kirlenmiş Aşk’la,
Ruh’uma doğru kazıyorum kendimi, göçükler artıyor,
içimi, dışıma çıkarıyorum, kayıplar veriyorum uğruna,
siren sesleri susmaz yangınımın, yarısı tükenmiş umutla,
ölü kafiyeler çıkar dilimden, defnedilir dudaklarıma,
fakir fukara harflerden ağıtlar, yas tuttukça hafifler,
Sana, Aşk getirebilmek için, ne hâle düştüm baksana,
artık bitti Oğuz, ne git peşinden, ne geri dön,
artık bekle Oğuz…

Demiştim,
basit cümleler bekleme benden,
Cümle Alem anladı halimi, ölmüşten beter,
gülmekten ölürken Sen,
yaşatmak istiyorum ya Sen’i üzüntümle,
işte bu yüzden aptalım ben.

Olsun,
aptalda olsa, Aşık Aşık’tır, hor görülmez,
git denmez ya da hiçbir şey söylemeden gidilmez.
Olsun,
Oğuz Sana tam kafiyeli zaman merhumudur.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 098