Ne Kadar Çok İnsan Var Değil mi?

Ne kadar çok insan var. Dünya ne kadar çok insan biriktirmiş.

Ne kadar da çoğuz dünya denen gezegende. Öyle çoğuz ki, birbirimizi öldürmekle bitiremiyoruz. Adeta, birbirimizi öldürmeye doyamıyoruz. Nedeni ne olursa olsun fark etmez öldürüyoruz. Bazen nedensiz öldürebiliyoruz. Ama yine de ne kadar çok insan var.

Şu anda dünya üzerinde aynı saniyede kalbi atan milyonlarca insan bulabilirsiniz. Hatta aynı salise içinde binlerce kalbi atan insan bile vardır. Aynı dakika da uyanıp, aynı dakika da işe başlayan, aynı dakikalarda yemek yiyen ve aynı dakikalarda uyuyan binlerce ama binlerce insan var… Aynı anda ölen, aynı anda doğan aynı anda hepsi aynı anda… Aynı uykuyu uyumak üzere yatmış milyonlarca insan… ah insanlar ah.

Ama kimse bunu düşünmüyor, sabah uyandıklarında gerinir ve esnerken sanki sadece kendisi bunu yapabiliyormuş gibi yaşıyorlar. Her sabah ayna da kendini izlerken sadece kendisi izliyormuş gibi kendini ya da sadece kendisi dişlerini fırçalıyormuş gibi düşünüyor. Kendisi gibi milyonlarca insan olduğunu hiç mi hiç düşünmüyor.

Neden bu kadar insan var dünyada?

İnsanlar üreyebildikleri için mi ürüyorlar? Sadece cinsel iç güdüleriyle hareket ettikleri için mi? Libodosuna köle insanlar olduğu için mi? Anne olmak için mi? Baba olmak için mi? Sanki insanlık bütün görevlerini yerine getiriyormuş gibi sadece anne ve baba olmak için mi buradalar?

Genlerini bir sonraki nesile aktarmak için ya da bilgilerini bir sonra ki nesile aktarmak için mi varlar? Bu kadar bilgiyi öğrenmenin imkansız olduğu yaratılışımızdan dolayı malumken ve bilginin artık bir önemi yokken ya da daha doğru bir tabir ile bilgiye önem vermeyen milyarlarca insan varken, neden insan diye bir şey var ki?

Müzik yapmak için mi? Görmek için mi? Yaşamak için mi? Nefes alıp vermek ya da hastalanmak ya da şair olmak için mi var? Ya da aşık olmak için mi?

Eğer bunlar bile olsa bu kadar insana neden gerek var ki? Örneğin ben olmayabilirdim bunca insan içinde, burada kendimi sorgularla yer, bitirirken kimsenin umurunda ve farkında olmadığı gibi bir şey fark etmezdi yine. Sanki sizin için geçerli değil mi bu?

İnsanlar katil olmak için mi varlar?

İnsanlar öldürülmek için mi varlar?

İnsanlar, sadece birbirini değil, kendilerini ve başkalarını öldürdükleri gibi başka güzel olan her şeyi de öldürüyorlar. Yunus balıklarını, kertenkeleleri, kelebekleri ve tırtılları… balıkları, aslanları, kedileri, fareleri ve milyonlarca canlıyı öldürüyorlar.

Sırf birini ne kadar çok sevdiğini belli etmek için güllerin ya da papatyaların hayatlarından vazgeçiyorlar. Oysa hayatları boyunca didinseler asla bir papatya can veremezler. Bu kadar güzel bir şeyi nasıl olur da yok edebiliyorlar?

İnsanlar neden bu kadar çok?

Her insan, kainatın içinde gizli bir kapı gibi, her birisinin birbirinden farklı gözleri ve parmak izleri var… hiçbirisi bir diğerine benzemiyor. Sadece yaşayanlar değil, ölenler de var… Dünya üzerinde olmayanlar ve asla tekrar olamayacaklar.

Kimisi aşk yüzünden öldürüldü, kimisi aşkının peşinden sürüklenirken… kimisi ekmek almaya giderken öldü ve kahraman ilan edildi, kimisi açlıktan öldü, kimisi soğuktan, kimisi de çok parası olduğu için öldürüldü… Ama hala bitmedi insanlık, hala üremeye ve çoğalmaya devam ediyorlar.

İnsan neden bu dünyaya bir birey getirmek isteyebilir ki? Anne olmak için mi? Baba olmak için mi? Yani sırf kendi isteklerinden dolayı ve ya sorumluluğunu tam anlamıyla yerine getiremeyeceğini bildiği halde ya da bunu hiç düşünmeden neden bir birey getirirler ki topluma? Eğitimini vermedikten sonra yani o kişi hayatı boyunca yukarıda yazdığım gibi birisi olduktan sonra ne önemi var ki her şeyin?

Kaynağı bile belli olmayan bir sistemin içerisinde öğütülüp duruyoruz. Kendi değirmenini inşa eden buğdaylar gibi. Kendi kendini yok eden insanlar.

Ben neden var olduğumu biliyorum, Allah’a aşık olmak için. Oysa O’na aşıklık öyle bir mertebe ki asla bu mertebeye ulaşamayacağım. Umarım ulaşabilirim.

Ve keşke insanların olmadığı bir gezegende yaşayan bir insan olsaydım.

Yazar Hakkında

Türkiye’de okur-yazar oranının %6’larda dolaştığı 21. yüzyılda sorgulama mekanizmalarının çalışmamasını sorgulamak oldukça gereksiz, biliyorum! Buna rağmen gündeme dair sessiz kalmak vicdanımın gürültüsünden uyumama izin vermiyor. Bu sorguları/tespitleri bırakalı uzunca bir zaman olmuştu aslında ve aslında ara-sıra gelip bir şeyler yazıyordum, şimdi bütün kinimi ve nefretimi kalemime alıp, yeniden yazmak istiyorum…

Ve bana engel olabilecek tek kişi yine benim…