Pusula

Aşk duyum, bir Sana hassastır,
evrim bu bakımdan da bilinmezliktir,
başından beri Aşık olduğumdan Sana,
değişmedi hala, evrim de nedir Aşk’a?
Evren imtihanım için var olurken,
bunca ilimden bilgisiz en cahilim,
bunu anlaman için ilim bilmen gerekir,
ne de cahilsin Sen, Ben ne kötü bir Kul’um.

Durum bundan beter hâlde, uzaktan görünür harikulâde,
Sen’i gösteren pusuladır gözlerim her haliyle.
Gözlerin hâr eder gönlüme, gel de anlat gönlüme.
Pusu kurmuş Martı’lar Sen’i beklediğim yollara,
öyle gecikti-ki gelmen, vakti tamir ettim bu yüzden.
Saat hep, gittiğin vakitte sabittir, yelkovan da şikayetçidir,
kısacık boyuyla akrepte… Nasıl sinirliler Aşığına,
Güneş’i takip edemediklerinden…

Sahi, Güneş hep yerindedir, Dünya dönse de sırtını,
insanlar söndü sanırlar Güneş’i…
Güneş hiç söner mi?
Güneş’e de alev satan Aşk’ımın ateşi,
hiç biter mi?
O halde ben nasıl giderim?
Merak ediyorsan, sandığından beterim,
‘Daha beter ol’ dediğini duyar gibiyim,
ve bir gün, yatarım boylu boyunca bir mermere…

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 055