Saatin Sesi

Yüzüme gözüme bulaştırdın Aşk’ı,
Sen’i sahiden görebilen olduğumdan,
yüzüne sahiden dokunabildiğimden.
Önemsemediğin için gerçekliğimi,
fayda etmiyor kafiyelerim, kötü şiirlerim.
Sen doğruları söylersin oysa hep,
bu sefer farklı mı anlamıştın beni?
Sen anlamış mıydın ki beni?
Anlamış olamazsın, yoksa orada duramazsın,
Sana Aşık’ken yerimde duramam,
öyle acele ve elzem ki yanında olmam.

Hırs yorgandır Aşk’ta, hınç yastık,
bu yüzden uyumam. Oysa Aşk, hislerimdedir,
Sen’de hissetmeden elimden ne gelir?
Elimden gelen beklemektir, gitmemektir.
Biliyorsun da gitmeyeceğimi, yine de gelmiyorsun.
Aşık olan benim, dolayısıyla inatla bekleyeceğim,
gelmediğin her güne onlarca kafiye,
bir kaç kalem heba edeceğim… Güleceksin.

Beni okudukça hislenirsin, Aşk’tan hallenirsin,
o an, gamzelerin yüreğinden etkilenip belirir.
Hani,
saatlerce saatin sesine takılıp uyuyamazsın ya,
Sen’sizlikte öyledir, Aşık saniye kadar acelecidir.
Akrep geçiştirse de,
yelkovan, Aşığa inat hiç ilerlemez.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 059