Senin İpinle

Aklımdan gelmez sözlerin, akıl da bir yere kadar,
Aşk sonsuza kadar sürer, gözlerinin yeşilinde saklı gizem,
hazinesi gözlerin olan Oğuz, boşuna peşinde dolanmaz,
koşmam bundan da değil, sade Aşk olduğundan Sen.
Sana ölmeyi öğrettiği gün Azrail,
inanacaksın ya gerçeklere, Aşk’ım ölmedikçe,
inançsızsın.

İnatçısın, Oğuz’un bir gram kalmış akıl darasında,
saçı biraz kalmış karasında, saklı gönül yarasında,
yara vakitle iyileşir de, Sen’sizlikten yandığı için canım,
durdurdum zamanı… O yüzden geçmez zaman,
sonsuza kadar Sen’sizlik, doya-doya…

Gözlerinde değer bulur boya, yoksa yeşilin anlamı mı olurdu?
Yoksa Oğuz Aşk’tan biblo mu? Taş kadar sabitim sana Aşıklıkta.

Artık ikimiz farklı zaman boyutlarındayız,
Sen Aşk’sızlıkla imtihandasın, ben tadabildiğince Aşk’la…
O yüzden oyun olmaz Aşk’la. Yakar…
Tadar tenim, yangın kaynağı etim, kaynar kalbim,
ilhamıma giden kan, lav sıcaklığını eritir, gerisini Sen getir.
Bir yolunu bul, kendini tut kulağından bana getir.
Ben kalbimden zincirlerle çekiyorum kendimi Sana.
Zamana aldırmadan, vakti dolmayacak Aşk’tan,
eskiyemeyecek saf Aşk’tan doğdu Oğuz,
var oluşumun yegane sebebi Aşk iken,
Sana Aşık olmam, ilim dışı, fitneden.

Sen’in ipinle Aşka inilmez, benimkiyle de çıkılmaz,
bundan sebep kuyu dibi, gerek Yusuf ilmi.

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 002