Sesimin Telleri

Aşk başlı başına çelişkidir,
Sen’sizlikte bile Sen’i yaşatıyorsa,
buna başka ne denir?
Delilik mi?
Esefleyin Oğuz’u, yormayın soluğu,
buz kütlelerinden prangaları,
güneşten zincirlerle taşıyorum Aşk’ı.

Sesimin tellerinde asılı isminin harfleri,
hiç durmadığından Yağmur, kurumazlar,
vazgeçmem zaten Sen’i sayıklamaktan,

bayılıp-bayılıp ayılmaktan başka nedir Aşk?
Kirli sizin etleriniz, dışlarınıza bulaşmış çıplaklık medeniyeti,
ehemmiyeti yok ki hislerin, siz nereden bileceksiniz?
Aşık olmadan da bilinmez kıymet, olunca da,
kaybedince anlatır ya kalbin sana gerçekleri,
Sen’in kalbin ne suskun öyle, yoksa dilsiz mi?

Oysa Aşıklar yutar dilini, kalp konuşur yerine,
göremediğinden inanmazsın hislerime,
görsen inanamazdın Aşık halime, içinde Sen dolu rüya,
saklıyorum sonsuzluk kavanozunda.
Saygıyla, sevgiyle saklıyorum hepsini…

Benden yazdıklarımı şişeye koyup, denize atmamı bekleme,
zaten Oğuzhan Deniz’de tüm yazılmışlar, yazılacaklar. Aşk’la.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 094