Alkış

Yağmur alkışlıyor betonla kavuşup kafiyelerimi,
sigara ve çay gibi, Ruh ve beden gibi anlamlı sesi.
Bulutlar evladını kaybeden ana gibi var gücüyle haykırıyor,
dondurucu soğuk mu yoksa eriten sıcak mı daha acımasız?
Gökyüzü ile yeryüzünün buluştuğu tek andır yağmur.
Gök gürler heyecanından, yeryüzü gözyaşına boğulur.
Kurulayan mendil gibidir Güneş, bir vardır, bir yoktur.

Kimisi kaybeder hayatını, kimisi yeniden hayat bulur.
Öyledir yağmur, Rahmet’tir yağmur, rahmetten uzak durur.
Oğuz bu yolda yürüdüğünden beri kurtadam gibi ulur,
sonu yoktur bu yolun, Aşk kendi başına bir mertebe,
her hergele düşer bu cenke, can havliyle, sarılır şiire,
şiir de ne? Sevgili yanında sözcüklerin anlamı mı var?
Yoksa kafiyeler daha mı içten olur öyle? Şimdi söyle,
çok gidesim var, yok hiç dönesim.
Sen’de de öyle mi?
Öyle olmasa dönerdin çoktan.
Hiç yoktan.
Sen’i büyütür uyku gözbebeklerimde,
gözkapaklarım açıldığında aynı telaşa,
aynı kargaşa içinde çirkin temaşa.
Hiç olmazsa hissiyatı var, bin yastan yasla taşa sırtını,
taşla baş arası kadar düşünme sonsuzluğu,
onsuzluğu tatmadığınızdan anlayamazsınız durumumu.

Aşık İhtimali / 27