Bilinmezliğin İçinde

Öyle ya, sevgiliyi anlatmayan şiire anarşi denir.

Şimdi unutmak istediğim yüzlerce şiir ve bir şair var. Bilinmezliğin içindeyiz ikimizde, farklı dünyaların hayalleri var zihnimizde. Bu bilinmezliğin farkındayım ama ne olduğunu bilmiyorum. Aslında senin için pek bir şey fark etmedi, beni zaten hiç duymuyordun! Aslında benim içinde pek bir şey fark etmedi, beni zaten hiç duymadığın halde bağırıyordum. Zaten önemli olanın bu olmadığını da biliyordum! Önemli olan beni anlıyor olmandı, beni biliyor olmandı.

Yazmak, şu şiirleri, yazmak şu sana dairleri, benim ne denli sencil olduğumun bir kanıtı, oysa senin çok benim kanıta hiç ihtiyacım yok. Şimdi parmaklarının serinliğini yüzümde hissetseydim, gözlerimde görebilirdin en büyük kanıtı.

Söylediklerimin bir anlamı yok bu kozmik ölçüde, bu zamanın uçsuz bucaksızlığında toz tanelerinden başka bir şey değiliz. Ve yüzyıllar sonra, hiç unutulmayanları bile hatırlayacak kimse kalmayacak. İsteğim bu olmadı hiçbir zaman. Yine de tüm bu çabanın anlamı yokmuş. Sen yeşiller içinde, ben siyahlar ve efsanevi sözler beyazlar içinde. Tüm içtenliğimle, tüm saçma benliğimle, benliğimden kopardığın ben’le. Hani şu bizim Siyahçerde Oğuz’la… Bir anlamı olmadığının ve bir çıkışı olmadığının farkına vardım. İşte bu devasa bilinmezliğin içinde sen ve ben oyalandık bir süre. Güldük ve eğlendik bir süre. Şimdi karamsarlığımın gerçek olduğunu bir kez daha öğrenmiş oldum. Tüm benliğimde hissediyorum, tüm varlığımda.

#OD | Bendeniz * Tüm şiir yazılmayan kadınlara rağmen bir anlamın vardı.