Rüzgargülü

Oğuz’un hortlamış halidir, Ferhat, Mecnun
ve başka kimi tanıyorsan…
Tanımıyorsun Aşk Ülkemi,
hoş, bende bağımsızlığımı ilan edemiyorum ki.
Bu esaret bitmeli diyorum,
planlar yapıyorum, avuntularla süslüyorum gönlümü,
unuttum diyorum aklımda olduğunu bile bile,
yalan söylüyorum da, mumum sönmek üzere.

Bana, Sen’i hatırlatmaması için, işaretler çizdim etrafıma,
neden çizdiğimi hatırladım sonra sayfaları.
Sana gelmemek için, Tel Örgü‘ler yazdım,
Tel Örgü‘leri de parçaladım.
Unutamamak, ne utanç verici zayıflık.

Rüzgargülü kepinde kaldı masumluğun,
renklerimiz siyah beyaz oldu,

eski filmler gibi,
36 pozluk sargıda hapsoldu gülüşlerimiz,
negatiflerini güneşte izlediğimiz.

Sen, o zaman da çok güzel oynardın saklambaçı,
şimdi öyle bir sakladın ki kendini,
Sen’i bulmak adına, geride bıraktım tüm sevdiklerimi.

Vazgeçtim her sevenden, yüzüne kapattım kapıları Aşık’larımın,
onlar içinde ağladım. Affet Allah’ım.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 005