Üzgünlüğün Martısı

Evet, evet… bana üzgünlüğün Martısı gerek,
ilmi boynuma ilmek edip, Aşk’tan asmak gerek,
yanmadıkça gönlü Aşk’tan, aklı ilimden gerek,
öğrenmedikçe Aşk’ı, öğrenmek neye gerek?

Oğuz anlatır da anlatır, gözyaşları sel olur gider,
Oğuz anlatır da kahırlanır, gözleri ıraklaşır, bulanıklaşır,
Aşk’ı bîhaber Oğuz’un, avurtlarında somurtular,
kaşlarında çatıklar ve dişlerinde çıtırtılar, Alev ya, ondandır.

Bundan mıdır kalbimin sızısı? Aklımın budalası…
Normal olmakta vardı ya Aşk’ı gömüp mezarına,
uzaklaşmakta vardı, arada bir gelip temizlemek,
kalbi kirlilerden ölümleri soyutlamak bolca.

Bilmiyorsun, henüz küçüksün, Oğuz’u bilmiyorsun…
Anlamıyorsun, derin anlamlar yükleyen aklımı,
canımı dişime takmış Aşk’ımı, görmüyor musun?
Hala akıllanmıyor musun? Akıl almıyor musun?

Alev / 29