Yazar#OD

Tüm bunları benden geriye bir şeyler bırakmak için değil, Sen'den bir şeyler kalması için yazdım.

Suçtur

Oğuz Aşk’ın karaya vurmuş naaşı,
Alev Alev kavururken güneş yeniden,
gözlerini açıp, yürüdü Aşk’a,
Aşk, Alev ya, ondandır.

Bundandır kelimelerin dirilişi,
kafiye sıraya dizilir, dize dize,
dize geldi yüreğimden...

Aşık Olunca

Ölene kadar ömür, Aşk ömür sömürür,
geriye kalır bir kuru can, çıkmadıkça,
almadıkça ah dudaklarından, Aşk bitmez,
Aşk bitmez de, Aşık olana Aşık olunca.

Aşk’ı yüreğinde tutmak güçtür,
önünde çok çukur, uçkur...

Maruz

Bildi Oğuz… Aşk’ın evi yangın yeri,
iskeleti odun bu ateşe, çıtırdar eti,
yandıkça asileşti, yüzü tutmaz,
yandıkça öğrendi, Aşk, ateşin evi.

Tek kiracısı Oğuz’ken zulme maruz,
haydut kesilir bildikçe Aşığı...

Ol Demenle Kainat Nizam ile Hiza Bulur

Selam’ın üzerime olsun Allah’ım…

Biliyorum, ben kendine sahip çıkan kullarından değilim.
Sen’i ne kadar tenzih etsem de, azdır.
Ben beceremem. Beceriksiz, istikrarsız, kararsız, hiçbir işte başaralı olamayan...

Kör Oğuz, Gör

Harfleri icat eden,
Sen’i yazacağımı nereden bilebilirdi ki?
Öyle ya, bilseydi,
Sen’i anlatma zahmetinden kurtarırdı beni.

Dolaşır Ruh’umun sokaklarında yalnız,
çıplak ayakları dokunur ince tınılarla,
Kör...

Ölümün Rengi

Kararsızlık en kötü değersizlik, bilmem neden… bir nedeni yok, nedensiz. Kimi zaman hep nedensiz. Sırf buradayım diye, sırf her şeyi yapabiliyorum diye yapmam gerekmiyor her şeyi.

Ben ölümü biliyorum, onun rengini gördüm… siyah...

Canımı Yaktıkça

Ellerim de kaldı bir yığın sayfa,
atsan atılmaz, satsan satılmaz.
Aşk ya bu, nasıl kıymetli sözleri,
gözlerinden görebiliyorken yine.

Sözlerimden görebilirsin kendini,
Aşk’ın bile hayran olduğu gözlerine,
Oğuz nasıl...

Selam Üzerime Olsun

Rabb’im… rahmetin, bereketin ve selamın üzerime olsun.
Oğuz kulun günah çuvalıdır. Günahlarını bağışla.

Sana mektup yazmakta ne saçmalıktır… biliyorum, Sen her şeyi, olmadan bilirsin, olacakları da öyle. İçimden Sana...

Nüsha

Sen’de ki yansımalarımdan bakıp kendime,
anlıyorum Aşk’ın yeniden nasıl dirildiğini,
Oğuzhan Deniz’dir, öyle dirildi Aşk’ta…
Boğulmuyorsun ne kadar derine insen de.

Zaman gerçekten iyileştirebiliyormuş tüm...

Nasibime

Aşığın hayali uyutmaz Aşık adamı…
Aşk adamı uyutmaz Aşıksa kalbi katranı,
eritir bildiğin ne kadar buz varsa sarkaçları…
Saçlarından sarkıyor elimi çatlatan soğukları.

İnanmadıkça, görmedikçe, öğrenmedikçe Aşk’ı,
ne...

Bilsen

Güzelliğinden dize geldi kelimelerim, kafiyeleştiler,
haybeye geçti bunca zaman seneler, sendelediler,
bende ki Sen’ler, öyle derindeler, ölümsüzlükteler,
öyle ya, kim vazgeçer ki ölümsüzlükten? Kıymet bilsen.

Hissiyatı bir...

Üzgünlüğün Martısı

Evet, evet… bana üzgünlüğün Martısı gerek,
ilmi boynuma ilmek edip, Aşk’tan asmak gerek,
yanmadıkça gönlü Aşk’tan, aklı ilimden gerek,
öğrenmedikçe Aşk’ı, öğrenmek neye gerek?

Oğuz anlatır da anlatır, gözyaşları...

Kanayana Kadar

Ruh’umun kaldırımlarını eziyor adımların,
anlamadan yüklediğin asılsız anlamların,
haydi avuçlarımdan kopar gül destelerini,
güfte sesim besteleri, aheste kafiyelerimi.

Gönül ışığı kapalı akılsız, başı...

Sonsuza Dek

Sonsuza dek Aşık kalamazsın,
Sen…
Sonsuz olana Aşık olmalısın.

Hamd O’nadır.
Aşk O’na.

#Yangın

Burası Dünya

Burası dünya, kim kaldı ki sonsuza?
İmtihanı ilmek edip nefis boynuna…
götürüyor sonsuzluğa, sevapla, günahla.
Tadacak dillerimiz, ateşi de, şarabı da.

Canın kadar canım, yanar canım,
kaynar kanım, Oğuz, deli...

Korkuyorum

Gözlerimin deryası. Aşk, Alev hüryası,
Dünyası Sen olmuş Oğuz’a feza azdır,
eza düşse boynuma incedir kıldan,
canım çıksa canımdan, yoluna azdır.

Kafiyesi yoktan sayılan Aşık Oğuz’dan,
şık kelimelerin elbisesi...

Tabağından

Aşk esareti başından def eden basiret,
Ruh’unu özgürleştiren Hâk yoluna katiyet,
şikayetin bundan nevi mersime, nimete,
hak edince tatsız kötek, isteyince mezhep.

Aşk’a boyun eğmemişsen, eğeceksin elbet,
Aşk’ı...

Koparırcasına

Aşk’ını, Ruh’umu koparırcasına al,
Aşk’ın kaynak-pınarı paranoyası,
ne varsa sair, Aşk’a dair Oğuz’dur.
Oğuz Kul’dur, yanar teni Alev’den.

Ne varsa şiire dair, Oğuz Aşk’a...

Ömürlük

Gözlerimden uyku bir bir sökülür,
devrilir baş ucumdan hayallerim gerçeğe,
efsane kelimelerin efendisinden kafiyeye,
dökülen gözyaşlarıma kazadır ölümlülük.

Ölebileceğim kadar dünyadayım ya, haklıyım,
ölüm olmasa hayatın manisi...

Ölebiliriz

Aşk önemlidir, önemsedikçe filizlenir,
Aşığın kelimeleri de öyledir, önemlidir.
Söylediklerin bir çırpıda can kulağımda,
sesim bir kulağında, yer etmez aklında…

Aşk’ı dinlemekte öyledir,
Aşk’ı dinledim de...

Tükürüp Attım

Aşk’a aziz kelimeler kurban ettim,
Aşk’a kurban olduğumdan kabahatim,
kaba kuvvet Aşk, saf güçten ibaret,
yenilmemişi bu yüzden yoktur, bilirim.

Yeniden dirilmek gibi sevmek yeniden,
yeniden görebilmek gibi yeniden...

Gurur

Sonsuza kadar sürecek Aşk,
Ruh’umda öyledir, Ruh’undan beslenir,
Aşk’ı öyle süslemiş ki Yaradan,
saçlarından gözlerine meşktedir.

Muktedir, pekte iyi bilir Oğuz,
Muzaffer kalıp yeryüzüne,
ölümsüzlükte...

Koşuyor Ruhum

Koşuyor Ruh’um yokuş yukarı Aşk’a.
Hoş telaşa, gerisi temaşa getirir başta…
Aşk’la gel de Aşık utansın bir bakışla,
asla gitmeyecek yağız adı deli Oğuz.

Sızlıyor kafiyemin kelime kemikleri
huzursuz...

Sığıntı

Aşk’ın başkasında sığıntı gibi,
sığmıyor kainata, yetmiyor gücüm,
yetersiz gözüm Sen’i görmeye,
Aşk başıma bela, gözüme feza.

Nedenini sorgulamakta nedensiz,
nasıl olsa Aşk bir sebep buluyor,
bir şekilde yüzüyor...

Ebedi Kal

Bilmiyorsun, henüz küçüksün Sen,
Oğuz’u bilmiyorsun hiç… Kalbini mi
görüyorsun? Az sevdiğini sanıyorsun…
Sen bilmiyorsun, henüz küçüksün…

Eğer üşürsen sığın göğsüme,
Aşk’tan yanan sıcak yatağındır.
Gücünü senden...