Yanıyordum önceden. Şimdi de öyle,
uzaklığı öğrenmiştim, şimdi yakınlığı,
hala yanıyorum, yanında bile özlüyorum.
Nefesimden bir adım bile öte gideme.
Karış yangınıma, tüketelim ömrümüzü,
zaten ölmeyecek miyiz? Ve sevdiklerimiz...
Yanıyordum önceden. Şimdi de öyle,
uzaklığı öğrenmiştim, şimdi yakınlığı,
hala yanıyorum, yanında bile özlüyorum.
Nefesimden bir adım bile öte gideme.
Karış yangınıma, tüketelim ömrümüzü,
zaten ölmeyecek miyiz? Ve sevdiklerimiz...
Aşk’ı alev alev yandı Oğuz’un,
önceden uslanmaz deli yağızdı,
alevi görür, gözkapakları yangın,
öyle kafiyeler durur aklında, durgun.
Özlememek elde değil yüzünü,
sevmemek elde değilmiş diyorum,
öğrendiğim için...
Oğuz Aşk’ın kafiye dolusu şiiri,
öğretti bana Aşk’tan gitmemeyi,
Aşk’tan kararmış gözlerimin feri,
nereye baksa, Sen’i görür gözleri.
Hissetmekle yazamamak aynı şey.
Sessizliğimizde gizli Aşk’ın...
Sinirden halkalar halinde gözbebeklerim,
yetiştirdim, ehlileştim Aşk’ta, hali pektim,
kıskançlıkta hala yeni hırsım, öğrendim,
neyim ben ve kimim öyle sende? Sebepsiz.
Çok mu gülümsemeler dudaklarında?
Yok mu parmakların...
İnsan, bedendir.
Öyle ki bedenimizle hissederiz acıyı da tatlıyı da… insan her şeydir. Doğadır, maddedir, kısacası aklınıza gelebilecek her şeydir.
İnsanlar ürer ve yeni insanlar piyasaya sürülür. Yani fabrikasyon üretim gibi...
Ölüm Nedir?
Ölüm… teknik olarak şu an yapabildiklerimizin hiçbirini yapamamamızdır. Ve ölmek insan hayatında sadece bir defaya mahsustur. Buna bağlı olarak yaşamakta öyledir. İyi ve ya kötü olmayı seçeriz ve bu doğrultuda hayatımızı...
Kabir insanlar artık hayati işlevlerini yerine getiremez bir hale geldiklerinde onları dini bir törenle toprağa yani maddenin yeniden dönüştürücüsü olan değirmene defnedilmesidir. Topraktan nasıl beslendiysek, ölüm neticesinde defnedilen...
Meyden et gözlerimin şaşması,
meymenet Aşk’ın nursuz fer güzü,
meyve bahçesi yüzü, okusa zihnimden,
meyle işsiz adamın közü, Alev’dendir.
Alev, Oğuz’un evidir. Aşk’tan yanan kalptedir,
kalbi bilen...
Satırlara sığmayacak Aşk, yük bırakır,
Aşk yavaşlatır, öyle ağır-ağır alır canı,
kanı pervâde kalmış yine gık etmez,
Aşk’tan yüz çevirmez Oğuz, bırak yansın.
Kansın bu yangına Oğuz, taşsın Deniz’i,
elzemi ya...
”Kuran-ı Biz indirdik ve şüphesiz O’nu koruyacağız.”
Düşünmek Allah’ın delilidir. Kısaca düşünelim,
Evren koca yaratık, evrenin içi de dışı da ancak Yaratıcı’nın...
Melekler… Melekler, genelde bilinç altımızda dişi olarak yer eden varlıklardır, bilindiğinin aksine cinsiyet ihtiva etmezler. Melekler, Allah’ın nefsi olmayan...
Yumuşak düş yastıklarına gömüp başımı,
Aşk ile örtüyorum zihnimi, görmüyorsun,
Aşk’tan başka ne görüyorsun gözlerimde?
Aşk’ı bilmiyorsun, Oğuz Aşk’a kör cahil.
Haklı olanı, haksızlığa tercih eder Aşık,
Maşuk...
Şeytan… İnsanoğlunun en azılı düşmanı ve yoldan çıkarıcısı… Şeytan aslolarak genel bir kavramdır. İnsanlardan ve cinlerden şeytanlar vardır. Bunun için şeytan yoldan çıkarıcılara...
Peygamberler… Yüce yaratıcımız Allah Teala Hazretleri, insanların nefsani isteklerine uymamaları, yoldan çıkmamaları, yoldan çıkmış ve nefsani isteklerine uymuş kullarına...
Evrenin tek yaratıcısı olan Allah Teala Hazretleri, insanları ve cinleri Kendisine kulluk etmeleri için yaratmış ve bunu bize kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bildirmiştir. Kutsal kitabımızdan yola çıkarak bir çok konuda Allah Teala Hazretleri...
Öyledir Aşk,
Aşk, öyle derinden yakarda gık edemezsin,
Aşk, öyle serinden taşarda, def edemezsin,
Aşk, öyledir.
İnancının eksikliğinden midir?
Aşk öyle hafifleyenden midir?
Anlatan dudaklarıma öfkenden midir...
Aşk’ın en saf hali, serâb-ı hayali,
derya dêm meyden, Oğuz içsin,
gözlerimin bir göreceği bir Sen’sin,
sarhoş çeşm-î, çift görür ötesini.
Binlerce şiirin mürekkebine gark kafiye,
kırk deliyle kırk akıllının çelik...
Kelimeler çıkardı içimi dışıma,
kafiyeler düşürdü Alev aklıma,
hışımla Aşk alazlı başımda,
kalbinin, ‘Ben’ atışlarındandır.
Aşk’ı gafil kalan kalbi zamanla,
kalbi körle, göreni bir sanmıştı oysa...
Hayatımın En Karanlık Dönem‘leri,
dönemiyorum saflığa, göçüp gitti,
ölüp gitti masumluk, orada mefta,
mevt’a kal, sevda kuşu kanadı kırık.
İnanmadı başta, uçtu gökyüzüne,
uçtu bir süre, sonra düştü...
Bir yerlerde, birileri kaybolurlar,
oralar bir zamanlar burası olacaklar,
ve göreceğiz bizzat gözlerimizden.
Oysa hayatı garipserdik, bilmezdik,
bildiklerimiz en gerçeklerdi,
biz yine yanlışları görmezden gelirdik.
Bence...
Serdi Râbb yeryüzünü ayaklarına kilim,
bilim dili oyaladı, güneş yakabilir mi kendini?
Oğuz ilim bildi.
Zaman değildir bizi ölüme götüren,
vakit değildir…
Bizler koşuyoruz bilinçle ölüme,
kolumuzda pahalı takvimlerle...
Hayat, ölüm çıkmazıdır,
zamanın koridorlarında,
kimin Ruh’u canındadır?
Ruh’u bedenine emanet insan,
kehanet değil ki ölüm getirisi,
hayatın değil, Allah’ın kanunu.
Hafifliyor omuzlarım vaktim...
Bilmiyorsun henüz, küçüksün,
öğretir hayat neler-neler,
Aşk bundan beter, elem-keder,
yeniden görebilirsin…
Aklım, dibi görünmez kafiye kuyusu,
Aşk’ı döktü dudaklarım kafiye dolusu,
Aşk olsun Oğuz’a ki...
Kalemim artık hüzünden öte,
yüzünden bahseder alev gibi,
nice kelimeler var da zihnimde,
korkuyorum söylemeye.
Küsmedikçe hayata, anlamazsın,
barışmadıkça Aşk’la, başaramazsın,
boyuyorum toprağı...
Ey Aşk’a da galip, ey Rabb’im geliyorum,
kirden arınıyor tenim zaman ırmağında,
gözlerimdendir şelalesi, ne gülmesi…
Amel defterimin karalanmış sahifeleri.
Ey Aşk’a da galip, ey Sahip, geliyorum,
öyle...