Şimdi vazgeçsem senden-ki bu mümkün değildir,
diyelim-ki vazgeçtim, kağıtlarım da isyan etmez mi?
Yüreğiyle-Gururu arasında kalmış tek aşık değilim,
elbette tüm aşıklar bu sıkışmadan patladı da yaşadı.
Şimdi gözlerine denk gelen...
O gittiğinde, karanlığa gömülür bütün hayatınız… aslında dünyanın ışıklarını kimse kapatmamıştır. Aşk Gölgesi düşmüştür üzerinize.
(365 Şiir 6 Satır)
Şimdi vazgeçsem senden-ki bu mümkün değildir,
diyelim-ki vazgeçtim, kağıtlarım da isyan etmez mi?
Yüreğiyle-Gururu arasında kalmış tek aşık değilim,
elbette tüm aşıklar bu sıkışmadan patladı da yaşadı.
Şimdi gözlerine denk gelen...
Bilirim-ki anlam aramazsın sözlerimde, değersiz,
gözlerine değmez zaten ne sözüm, ne görüntüm.
Çirkinlikten kaçıp sığındı korsan martı gövdeme,
el-aleme el açıp Aşk mı dilenmişim? Oğuz Aşk’tır.
Adım 7 saniyelik 7 harften...
Beni Aşk’tan kimse kurtaramazda bu Aşk,
Allah Aşk’ı mı henüz? Henüz öğreniyorum,
yüzünden bahsedip, karamsarlaşıyorum,
sonra Yüzünden bahsedip (s.a.v.) aklaşıyorum.
Bu yol senin yolundan çok yücedir, uludur,
oysa bu...
Aşk, zaten 7 kıtadır, Oğuzhan kadardır,
Aşk zaten sen kadardır, Denizle kaplıdır.
Kelimelerime yeniden güzelliğini giydirim,
güzellik getirmektir işim, bu senin işin değil.
Sen bilir misin? Nereden bileceksin, asla...
Saçlarımdan arındım, yine sana aşık adama benzedim.
Bezdim de sensizlikten, keyfimden kaçık Aşk bakışım,
izinden gelmekti en ucuz ölüme doğru yürümek,
yolundan bir adım sapmamaktadır Aşk bakışım.
Benim en değerli bakış açım...
Gecenin tüm sesizliğine rağmen, uyuyamıyorum,
Aşk’ın yangın görüntüsü, çıtırtılar gürültüsünden.
Üzüntüsü Karanlıkla eş değerdir, ne sonsuz bir Aşk,
Aşk sonsuzluğuna kafa tutan bir fanidendir Aşığın.
Değerli kılmak için...
Gecenin tüm sesizliğine rağmen, uyuyamıyorum,
Aşk’ın yangın görüntüsü, çıtırtılar gürültüsünden.
Üzüntüsü Karanlıkla eş değerdir, ne sonsuz bir Aşk,
Aşk sonsuzluğuna kafa tutan bir fanidendir Aşk’ın.
Değerli kılmak...
Aşık adamı görüyorum ya aynada, düşmanım!
Aşık olduğuma pişman ettim kendimi, şiirlerle.
Öyle sözcükler yazıyorum-ki, ben bile inanmıyorum,
bana gerçekleri hatırlattığı için, seni unutmak istedim.
Unutmak ne mümkün? Küskünlük...
Senden başka yönüm mü var benim?
Aklımı oku da Şair’lik göstereyim.
Kalbimi oku da Aşık’lık göstereyim
Evreni oku da, Aşık’lık ilmini göreyim.
Bu bir kum saati, kumun teki milyon zaman,
düşmedi tek bir tanesi...
Basitçe, Aşığım, hâlâ sana, başımdan aşkın Aşk’ın
başımdan al şu aşkı, kafiyeler fışkıran aklım taşkın.
Aklıma geldiğin gibi düşer yine karamsarlığım,
karanlıktan karanlık bir ölüme uyurum, kalkarım.
Yine seni seversem...
Dumanı tütmeyen kalbimin bacası, Aşk’tan,
güneşe hapsettiğinden beri, kavruldu ellerim,
yine de dua’dan mahrum bırakmadım dilimi,
gönül ateşimden haberin yok da cehennem yeri.
Sorma beni, sorsan da tanımazlar, tasavvuf...
Yorgunum, epeydir sensizlikten seni düşünürüm,
kalbim nasıl dip-diri Aşk’la ayaktadır hâlâ,
kalbin aklıma girdiği gündür kalbim uyutmaz aklımı.
Buz tutan parmaklarımdan, Aşk’ının kalemi alınmaz.
Aşk diyorumda, altı...
Ciğer süngerim kap-karadır Aşk’tan
sensiz soluduğum hava bile katran,
sensizlik, bir kaşık Aşk’ında boğulmak,
bir lokmacık aşıma iştahsızlığım Aşk’tan.
Kopar Ruhumu canımdan, canımı kanımdan,
kapında...
Sonsuzluğa kanat çırpan bir Martıdır Aşk,
kanatları sonsuzluktan zaman çalar da,
bu yüzden bitti-bitecek Aşk Gölgesi.
İlk benden duy istedim, bitmek üzereyim.
Zayıflamak üzüntünün en büyük delili,
Aşk’ından delirmiş en...
En çok seni düşünüyorum, Aşk’a düşüyorum,
Sonra ölümü düşünüyorum da, haklısın, faniyim.
Ne kahraman yatar göğsümde Martımdan başka,
tüm mezarlıklar gönlüme kazıldı, gömüldüm.
Gönüldür utanç veren Aşk için...
Milyon satır biriktirdim, belki birini beğenirsin,
beğenmesende sorun değil, en güzeli dilimdedir,
ilimde saklı çekirdeğim, yağmur ile yeşereceğim,
40 yıl sonra uyandığımda, seni arar gözlerim.
Sessiz harfleri anımsatır halim...
Gözlerim yağmur yağdıran kan çanağı,
allık sürüp yüzüne, sonra arındın ar’dan,
Kardan Adamın yüreği kadar soğuk Aşk’tan,
medet bekliyorum da hâlâ, sıcaktır palavran.
Yalandan Aşık olsam, yalandan nasıl yazılır...
İstemediğin kadar gerçeğim Aşk’ta,
dilimin kemiği yokta, en gerçeği anlatır,
senden daha gerçek bulut kusan yağmur,
bulutunda hırsı söner, bu Aşk’ın olamaz.
Meraklı değilim yangına, ayak izlerim...
Korkarlar benden, ölümsüz Aşk’ı yazdığımdan.
Ölümsüzlük kusar güzelliğin, kutsal gözlerin,
bu yüzden kutsandı bedenim, ilham alıp şiire,
Aşk’ı yazdım sayfalarca, şiirlerimde kaldı adın.
Atıldığım bu dünya çukurundan...
Ölüme inatla çeken zamanı durduramam,
öyleyse Aşk’ı buna denk tutan beni düşün…
Düşünmekten seni, ‘keşke’ düşmez dilimden,
hesabı yapacak olan ellerin sahipleri de kör.
Aşk körlükten başka bir şey değildir, peki...
Gönlümün bahçesi, çöplük hatıralar doldu,
yangınlar gözlerimden dumanı, taşırır yaşı,
kışı yaşar dışım, içim Aşk’tan kalma yazı,
her şiir sonunda adım yazar, Aşk’ın hatrı.
Aşk’ından bahsetmek sadece benim...
Bir sene daha, sana göre tam bir sene,
gönül yangınımdan bu bana bir asır…
Bin asırdır kanser gönlüm, hesap ver,
bir asır daha, bir sen için, bin dirilmiş ben.
Delirmiş Ben, senin de işin değil artık Aşk,
yaşıma değer katan...
Azılı bir katil gibi gönlüm, Aşk’tan silahlar,
patlayacaklar utanmasalar gururdan avuçlara,
avurtlarıma düşen üzüntü, dünyamın güzüdür,
yok olmuş yanaklarımda, Aşık adam görünür.
Bu seni güldürür, hiç gülmediğin kadar da...
Aşk, bir parça bizdir, geri kalan yük sensin,
Aşk, ne ağır bir yüktür, ben yük dilencisi,
nefese de ihtiyaç duymam, solumasan havayı,
bedene de ihtiyacım yok, gözlerine değmese.
Hevesten çıkar Aşk’ı, sade ben kalır...
Yetiş, Aşk peşin sıra yürümek, ölmek işim.
Öyle ya, boşuna yaratılmadı beden nimetim,
en kısa yoldan ölüme giderim, yolum Aşk,
ölüme gidene ‘Aşk’ nimet, bir bana kısmet.
Sabret, bitmeyen Aşk-ı İlmi ile...