Kategori

Yağmur Ağacı

Yağmur’dan ıslanmaktan kaçarken Yağmur Ağacı’na sığınılır mı? O’ndan kaçarken O’na gitmek Aşık’lık değil de nedir?

Yağmur AdamYağmur Kadın
Yağmur SözlüğüBergeron
IsrarziyanYağmur Sürgünü
Yağmur KörüTel Örgü

Tek Bir Doğru Var

Sandığından fakirim, sandığın dolu kirli ten.
Baş yüküm olsun taş, aşk yükü kalbim,
omuz yüküm zaten sensin, nefes tüpüm biter.
Sensin zaten gökyüzüm, asık yüzüm beter.

Her şey biter, nefes-can, para-mal, mülk.
Ten bağcığını...

Bir Kez Anlamayı Dene

Aşkım kadar büyük olsa bedenim, dünyayı
cebime koyabilirdim, giderken hiçbir şey
götüremeyeceğim dünyadan, dünyadayken,
gidebiliyor her şey, teri akar son nefesimde.

Son nefesime kadar nefes almamın bir sebebi var,
Sebebimin...

Nefes Almak

Nefes almayı seversin, sonra nefesin için bir başkasını.
Aldanışların dünyası, bir başkasının dünyası süsler,
en güzel hayallerini harcarsın, bozukluklar kalır,
sonsuzluklarla avunursun bir zaman sonra, aşksız.

Kap-kacaksız, nam...

Teni Üşümektesin

Ne çok günahın var, benimle, ben ve sen,
biliyorsun aslında ısrarla inkâr etmenle,
itikâd-ı makâta saklamak ne cahilce,
öyle ya, Oğuz kötü sözler yazar, efelliyâtliyle.

Evveliyatı ile konuşmak, çözüme varır,
sorunları da var...

Duru

Duru yağar çatıma yağmur, hisli ve hisli,
kuruşuna dokunmadım aşkından kalanın,
doluştular yüreğime, ince ve ince sızılarla.
Kurşunlar döktür benden sakınmak için.

Aşk beni aşmaz, dağlar aşar evlerin.
Niyetin iyisi kötü ancak...

Haftalar

Burnum eskisi kadar iyi koku almıyor,
bedenim eskisinden daha diri ama dik değil.
Kabalaşmışım, ancak çok derin bir adammışım.
martavallar, ufak masallarla çağır uykumu.

Uykusuzluk ilinden kopar kesintisiz uykumu.
Kesintisiz...

Yarın

Zormuş, tahmin etmiştim sensizliği,
tahminler tahmininden daha zordur…
Tahmin edebildiğim kadar yaşayacağım,
tahminlik işlerle kazanmıyorum ekmeğimi.

Şükür, her gün için binlerce şükür.
Lâkin böyle olması için bir neden...

Martı Kanadı

Hiçbir şey olmamakla, yerinde durmakla,
sadece nefes almakla, yürümekle ya da
koşmakla, durup bakmakla ya da hiç
bakmamakla, hangi gerçeği bilmeliyim?

Daha ne istiyorum-ki? Senden soğumak için
onca nedenim varken, hala neden...

Not

Yangınıma Denizleri mi harcayacaksın?
Ne külfetli bir iş bu, zahmetin ne çok.
Oysa zarafetin öyle narince, işler kalbe.
Ve dönüşü olmayan bir yola adım atmak.

Kavuşmak ne zor, beklemek daha zor,
gittiğimi duymayan kalmamıştı...

Kaçan Giden

Gitmek vardır ve birde kaçarcasına gitmek,
yol bitercesine uzanır gözlerine, gözlerin
görebildiğince uzanır yolda, yürüyebildiğin
kadarı ile var yollar, mihman o uğurlar.

Gitmek vardır ve bir de ölürcesine kaçmak,
kaçtığından...

Bârân-û Canân

Çölün umudu yok yağmurlara, günahın benim,
inadı kırıp, bütün kemikleri kırdım sana bakan
elmacıkların morluğu aydınlatır yolunu bulut,
ay gökyüzünde benim için asılı değil, senin…

Ben olmasam mehtabında önemi...

Çenemi Kapa

Yalvarırcasına bakıyorum aynada kendi gözlerime,
hatalarından geri kalanları ziyan etme dercesine,
bakıyorum, öyle boş, karakalemle çiziyorum takvimler,
sen nerden bileceksin, onca yazdığım satır, hepsi senin.

Şimdi bir kaç satır...

Litrelerce Nefti

Bir ücranın bin mecraya küsmesi, hûn mezraa
çorak arazimin tırpanı dişlerim, suyu taşır martı.
Aklı başından alılalı, ziyareti nadir bilincin, el-incin,
en incesi olsa gözlerinde bakış, metehaür edebilir.

Nefesim izdiham eder...

Israr

Derin-derin bakarsın öyle, ormanlara inat,
gözlerin, yeşili abartarak saçarken ışıklarla.
Ve bana yazmak için, üzgün olmak gerekmez.
Bana seninle ilgili tek bir damla yeterlidir.

İlerisi mâhey, olsun buna dayanırız,
ben ve bed...

Sermaye

Beden sermaye edilemez, dudakta.
Sözler haybeye edilemez, yeminde.
Bunu bilmek, ilimde saklı, tatsızca,
ilim dilde gizlenmez, aklın aşkı bu.

Nasıl değiştiriyorsun yazdığım sözleri,
bir an senden geçmek istersem,
can bedeni...

Göz Kalemin

Göz boyamak, gözkalemine has, aşk bana.
Terk etmek sana has, terk edilmek bana.
Bir başına, ayrılık tek başınalık mönüsü.
Ömrün törpüsü, Kuvvet örgüsü aşka döner.

Bir yığın senden olsa, hangisi sana benzer?
Bir dünya aşık olsa...

Yıpratır

Gökyüzümde 13 Milyar Ton Yağmur var.
Ben bir tanesi ile baş edemezken, dilim ve
aklım buna zorlamadan önce yüreğim…
Gelişi güzel edinişin her aşkı-sevdayı.

Ben buna ‘Tamam’ demem, hemen unutmayı
bekleme...

Bırak O Kadar Olsun

Ben Oğuzhan Deniz, Yağmuradam ama yağmaz,
gözyaşı vardır, saklamaz, yüzümü kaşındırır…
Bırak o kadar olsun, bunca aşkı bir anda silemem.
Bir anda yok edemem sevdayı, aklı başa devşirmeyi…

Bir adımda gidilecek değil...

Toprak Bulur Can

Sen yağdığında gökyüzünden, toprak bulur can.
Benden kalanları en yakın kara parçasına göm,
bir gün olur da filizlenirse, kulaklarını süsler.
Eğer sen onları süslemezsen, intiharı denemez çiçekler.

Papatyalar senden esinlenir...

Yenilenebilmek

Ben her şeyi unutup, günün güneşinden yoksun,
oysa tadı vardı bir zamanlar olup bitenin,
güneş ısıtırdı aylar evvel tenimi, yakardı.
Şimdi her yanımda kapanlar, prangalar.

Kusursuz değilim, kusursuz değilsin,
kusurlu bir...

Azıcık yanık

Gitmek eylemi, yürümekle sınırlı değil,
gidersin, zihnimden, evimden, elimden…
Ben de gidebilirim, yok olabilir miyim?
Sadece biçim değiştiririm. Petrol olurum.

Azıcık yanık canım, gidişlerinin ardından.
İlk değildi...

Kem Küm

Boyumdan büyük sözler eder dilim, kimin?
Senden öte sensizliğim vardır, bilirsin beni.
Aslında sen beni hiç tanımaz, hiç bilmezsin.
Beni tanısaydın, iyi yönlerini tanırdın, hepsini.

Tüm iyiliklerin ve güzelliklerin bende gizlidir...

Benimle Günahlaş

En ince günahlara imza atmadık mı?
Aynı sözleri sarf etti dudaklarımız.
Sonra sen dudaklarını değiştirdin.
Ve sözlerini de, ben öyle kaldım.

Ben öylece kaldım, çünkü bir kere kurtulur
sözler dudaklardan. Kulaklar aynı...

Martının Gözlerinden

Kopartıp bir dirhem, her hilem beynime ot.
Kopartıp incelmiş halatları kaldığı yerden,
yerimden öte kımıldamak, ne zor adım atmak,
senden uzaklaşmak ne inat ihtiyaçlara.

Martının gözlerinde-ki ifade, her halde.
Vardır iki kanat...

Böğürtlen ve Dut

Bir dizi yaranın eseri dikenli tel, tek sual,
cevap ver. Hangi el’lesin? O el dut diyarı mı?
Burada böğürtlenlerle mi boğuşuyordun?
Yoksa tenine mi batmıştı çevrili telleri.

Neleri hatırlatır hayat? Hatıra...