Yazar#OD

Tüm bunları benden geriye bir şeyler bırakmak için değil, Sen'den bir şeyler kalması için yazdım.

Çoluğun Çocuğun

Elimde olmadan Aşk’a yaslı gönlümün başı,
yastığım göğsündür, orada uyumadıkça, uslanamam,
orada uyumadıkça, saçlarım aklaşır bir gecede,
geceyi de beyaza boyayan Râbb’in boyası,
tenine hediye ettiği güzelliğe Aşık olmam...

Değişmez

İlk dersin benim,
İlk ve son olarak imtihanımsın sanırım,
sanan aklım ne cahillik tarlası, güçtür anlatması,
anlaşılmak zordur.

Aşk’la doldurdum Dünya mataramı,
cebimde Martı’larımı korumak adına...

O Başka

Bana anlam veremeyecek kadar akılsızsın Sen,
Bu halimi anlamadığından,
Aşkımı bilmemeni
çok görmem…
Bu çok görmediğimden, Sen’sizliğe ne desin dilim?

Dili Aşk’ından yanmış tek adamın Oğuz,
yaşamaktan başından...

Tanışmadın

Bu Aşk’tan uyanmam gerek, sıkıldım,
sıkıntı yüzümü büzen sözel kırılmalar,
canımda Sen’sizliğimden alınmalar.
Gemisi batmış kaptanın kendini bırakması gibi,
bırakıyorum kendimi Sen’sizliğin boşluğuna
ve bana eşlik...

Taşır

Ben’siz çok mu mutlusun?
Doğru söylemiyorsun, en başından beri.
Öyle olmasa, en baştan anlatırdın her şeyi…
Doğruları söylemiyorsun.

Soğuttum Sen’den kendimi de, bir türlü Aşk’tan sönemem,
yangın bedenimden...

Sahtekarlık

Beni mi görüyorsun oralardan,
sağ gözüm seyiriyor da, hadi inşAllah.
Dualarımda sahtekârlık yoktur,
benden başka dua edenin de yoktur.

Ne sanıyordun?
Aşık olurken derinden derine gözlerinin yeşilinden ta parmak uçlarına,
ne...

Vazgeçtim

Sırtımda ağrılar, Aşk ağırlığını taşımaktan,
Kahırda Martı’lar,
“Sana gelen bir yön varsa, tam akside vardır” diye isyan edeler,
isyanları kadar çirkefliğim var,
“Sana gelen bir yol varsa, tam aksine giden bir...

Şimdi ve Sonra

Vaktim nasıl geçer ki benim Sen’sizlikte?
Bir tek ben biliyorum da kimse merak etmez,
çıldırdığımı düşünürler, bense güldürürüm onları,
yüzlerinde beni ezmek için söylenenlerden kahkaha,
samimi değil, öğrendim bir anda değişir...

Hep Aynı Perde

Biliyorlar an be an öldüğümü,
şiir hastalıklarıyla öldürüyorum kağıtları…
Bende Aşk başa saran film gibi, hep aynı perde,
yeşil gözlerin hep farklı görünür her sahnede,
Oğuz Aşk’ın sürmelerini sürünür,
böyle itina ile...

Aşığın Kasabı

Yorgun gözlerim, kafiye kurmaktan ilhamım,
Sana çıkan merdivenin tutamaklarına bağladım ellerimi,
basamaklarına damladı Aşk’tan ateş damlası terlerim.
Sen’in gibi değildir Ruh’um, ellerimi tutmayı bildiğin...

Ten Ziynetinin

Ben Aşk’ına ölümlüyüm, takıntılı kansere hücrelerim,
demin sigara bulutundan bir oda soludu ciğerlerim,
göz-gözü görmez karanlıkta, öğreniyorum öldüğümü,
Sahra çölünden kumlarla öğrettim saatime...

Senin, Sensizlikten

Kötü kahkahalarla bakıyorlar,
bilmiyorlar ki Sen’i unutmak için saçmalıyorum.
Bilmiyorlar, bilmeyene ne kötülük edeyim?
“Kötü” halimden bilinir en iyi,
vakti durmuş adamın dünyası,
saatimin pili bittiğinden geçmez...

Boş Boş Yürümem

Beni, Sana küstürdüğünü sanıyorsun uzaktan,
Uzaktan kolaydır Ben’siz kalabilmek,
Ben, Bende-ki Sen gibi olsaydım Sen’de,
nefes bile almak istemezdin bu uzaklıktan…
Bende istemiyorum zaten, bu imtihana...

Çocuk muyum?

Beni, dışımda-ki yangın ile tanırlar,
içimde-ki Aşk’la, anlattığım Sen’sizlikle,
dilimin işi şiirlerin, Aşk başlı başına Sen’sin,
Oğuz bunamış bir gençsin,
bir de diyorlar ki...

Dün Neyse

Benimle, aşksızların arasında-ki farkı çöz…
Görmedin mi vaktin geçmediğini artık?
Görmedin, Sen hiç ben kadar sevmedin…
Ben Sen’i böyle severim de, bunu da görmezsin.
Oysa gözlerin ne güzeldir, yeşile çalar alev rengi,
Sen de...

Oğuz Güneşle Tanışıktır

Yaşıyorum Yağmur Zamanında,
akçe zamanından kalma aşığımın
gönlüne şiir satmaktır işim,
sözden de bilmezsin ki Sen,
ne bilirsin ki Sen Aşk’tan,
sanıyorsun taştan,
anlamıyorsun Oğuz’dan…

Oğuz, Aşk’ın en...

Çakıl Taşlı

Sana göre zamanını doldurmuş bir Aşığım,
bana göre de Aşk Sen’in zamanın…
Bunu anlayabiliyorsan, hala Aşk Zamanındayım,
ve yaşıyorum Sen’sizliği hak etmeden,
hak etmesem terk etmezdin diyorum,
düşünüyorum da bundan...

Yüzüme Dön

Yüzünü Güneş’ten çevirip, yüzüme dön.
Nasıl ısıtıyorum Sen’i, öğren,
ben senin için hep öğle vaktiyim.

Benim için Aşk’sın, hep öylesin.
Adını bir başkası ben kadar güzel söylesin,
Martı’mı...

Ölesiye Susuz

Kendimi bile kurtaramıyorken Aşk’tan,
Sen’i de yakmak istiyorum bu yangından,
aklım cahillik kuyusu, Martı koğuşu.
Şartıdır yüreğimin, Sana Aşık olmak,
zamanla unutursun dediler, Vakti Tamir ettim o yüzden...

Senin İpinle

Aklımdan gelmez sözlerin, akıl da bir yere kadar,
Aşk sonsuza kadar sürer, gözlerinin yeşilinde saklı gizem,
hazinesi gözlerin olan Oğuz, boşuna peşinde dolanmaz,
koşmam bundan da değil, sade Aşk olduğundan Sen.
Sana ölmeyi öğrettiği...

Sensizlikten Sonsuzluğa

Vakti tamir ettim, Sen’sizlikten sonsuzluğa,
ilelebet uyuyacak zaman, Aşığın Oğuz’da.

Uysallaştı Martılar, sonsuzluk boşluğundan Sen’sizliğe düşmeye,
artık gocunmuyorlar. Zaten artık uçmuyorlar.

...

Amadeyim

Daha hiçbir şey okumadı gözlerin,
ömrümün yettiğince var kafiyelerim,
gelir de o gün Azrail emrini alıp,
ölüme de amadeyim, Aşk’ımı var edene.
Şükürler olsun-ki var etti de kulluk şerefine,
Ruh’umdan çalıp Nefs’im...

Narinim

Terbiyelendi asi Martı, Vakti Sık eleyip, inceden Aşk dokudu.
Zamanın tedavülden kalktığı tek yer, kalbimin Aşk dokusu.
Aşk kalbime, pamuk ellerinden öyle bir dokundu ki
o dokunuşun, Oğuz’a yok oluş demekti, boşuna yanmıyorum demek...

Terzi Ustalığı

Sen’sizlik, eskidikçe değerlenir,
eskiler ne güzeldi, ne şiirler eskidi.
Kalbim Aşk’ından yıprandı,
kırıştı yüzümün çarşafı, kirpiklerimde asılı yine de Aşk’ının,
tertemiz çamaşırları.
Terzi ustalığında kesip...

Oğuz’a Çarparsın

Ben mutluluğuna garantiyim de,
Sen, mutsuzluğuma, umutsuzluğuma, yalnızlığıma.

Kim demiş gerçekte-ki Aşık’lar kavuştu diye?
Mutlu sonla biten hikâyelerin aşıkları, hurafe.
Aşk’ın nihayetinde...