Oradasın da, saçmalıktan öte değilsin,
ben bu başımdan aşkın Aşk’la adam değilim,
adamlıkta değildir hedefim, yanında olmaktır,
yanında olmak için dünya dolusu yanmaktır,
bir o kadar cana kıymaktır, Aşk, cahil uykusudur.
...
Vakti tamir ettim, Sen’sizlikten sonsuzluğa,
ilelebet uyuyacak zaman, Aşığın Oğuz’da.
Vakit Tamircisi
Oradasın da, saçmalıktan öte değilsin,
ben bu başımdan aşkın Aşk’la adam değilim,
adamlıkta değildir hedefim, yanında olmaktır,
yanında olmak için dünya dolusu yanmaktır,
bir o kadar cana kıymaktır, Aşk, cahil uykusudur.
...
Bu asırda da benden daha Aşık yoktur,
Sahi Sen’in bir asrın bile yoktur,
aslın ile Aşk’ım arasında kalıp eziliyorum,
artık göremiyorum bunaklıktan.
Oğuz Aşk’la yaşıt, geçmiş 4,5 milyar yılla,
Aşk’la yaşayıp...
Halil-İbrahim sofrası Aşk’ım,
bereketlidir duygularım, tükenmez.
Tükenmek bilmez Aşk’la,
geliyorum peşinden bitmeyen yolda,
Aşta kalmadı azıkta, azıcık daha dayansa,
şükürleri mazhar olacak nimetlerden,
bir anlamı...
İnanmıyorsan, göğü yerle bir etsem de çaresi yok,
inanç sabit bir bakıştır, Aşk’ta öyledir Sen’den başkası yok.
Binlerce ses duyar kulak, bunlardan bir sesine hasret ya,
gönül nasılda hükmediyor kulağın duyuşuna...
Aşk duyum, bir Sana hassastır,
evrim bu bakımdan da bilinmezliktir,
başından beri Aşık olduğumdan Sana,
değişmedi hala, evrim de nedir Aşk’a?
Evren imtihanım için var olurken,
bunca ilimden bilgisiz en cahilim,
bunu...
Kalbinden çıkarıp, nasıl bıraktın beni?
Tek elimle tutunup korkuluklara,
korkunç halimi yürütüyorum Sana…
Süründürüyor gönlüm peşinden Aşk adına,
Aşk adına girmeyeceğim mezar da yoktur,
Aşk’ta Sen’in adına, adım Yağmur...
Sen’i getirmedikçe aklıma, şikayetçi hatıralar,
o gün uyutmazlar, uyku Sana açılan pencere,
serin bir rüzgar gibi doluyorsun gözlerimin içine,
havalanıyor göz perdelerim.
gel diyorsun da, en tatlı yerinde...
Sen uzaklaştıkça, büyüyor hasret manzaram,
gözlerim kısılıyor, selam duruyorum ufuklara,
Aşk, hasat vakti yaktırır gönül mahsulünü,
mahzun, azıcık küskün… Ümit yitirmeyip, şükrederim.
Sahi, ne de az şükrederim. Râbb’im, Aşk-ı...
Bir anda şiir olursun benim için,
Sen’i benim şiirlerimden tanıyanlar,
hayret ediyorlar halime… İnanıyorlar sonra,
ölülerin yürüyebildiğine.
Elimde değil, kendimi Sana gelmekten,
alı koyamam, bu kan davası kadar...
Sen’i gördüğümden beri, çift görürüm her şeyi,
Sen’den başka herkes böyle değersizdir,
itimat etmem gördüklerime, gördüklerin nedir?
Gözlerine benden başka sahi Aşık kimdir?
Sahiliğin de para etmediği bir...
Uğurluyorum kendimi hayattan,
her gün biraz biraz eksilen canımdan,
bir gram eksilmez mi Aşk’ından?
Eksilmez…
Ruh’um Aşk’ınla ölümsüzlüğe yaşlanır,
sonsuza dek sürecek Aşk, ayakta alkışlanır.
Burası Martı...
Sen’i bu uzaklıktan kolay mı sevmek?
Kolay olsa, Sen’den çok seveni bulamazdım,
tam aksi ya Sen’den daha sevgisizi bulamam.
Aşk’ımla, hırsından lav saçan dağlarda baş edemez,
Güneş’i söndürecek kadar...
Sen’i sayıklamaktır işim,
gönlümün tespihi Aşk taşı boncuklarından,
oysa yerim ateş içidir, keşke bilse nefsim…
Tam anlamı ile Aşık olmadan, anlamı yok Aşk’ın,
Aşk’ının bir anlamı yok Râbb’imin Aşk’ı...
Yıldızlar sürekli gökyüzünde,
artık benim vakit ilmimde, Sen’in için önemsiz de,
Güneş’e şükretmediğin halde, gücenmez Sana.
Beni de öyle düşün, Dünya’nın Güneş’i gibi.
Sen’i, Sen’in en kolay...
Bilmem kaç şiirdir ayrılığımızı yazıyorum,
güzelliklerinden de bahsettim de halimin getirisi değil,
kötüsü çok olur Aşk’ın, Aşığı iyi olanın.
Sen’in dünyalık heveslerin doymaz, benim gözlerim susuzluğa,
böyle beter...
Sana gelen yollarda her ne tehlike varsa,
etrafımda çevrili tel örgülerde kaldı şerleri,
işleri-güçleri yalan onların, işim gücüm Aşk,
görmüyor musun beni?
Yılan gibi kabuk atar derim, Aşk’tan yanmış tenimi yenilerim,
bunun...
Bitmek üzere olan mutlaka biter,
Artık Aşk’ından gitmek üzereyim,
yoksa Aşk’ın bende bitmez.
Aşk yaşamayı da zorunlu kılar,
ölemezsin, ölmek istesen de!
karamsarlaşırsın,
kararırsın.
Gönlümün...
Ben, Sen’in için yine doğmak isteyecek kadar cesaretliyim
ve ölecek kadar. Ve yine, yine…
Ve yine Aşık oldum şu an Sana,
bunu, Anne kokusu gibi düşün,
evlat gibi düşün.
Sen’i düşünmek için hiç çaba...
Saçlarından baharı, nefesinden hârı,
gönlüm ateş pazarı, şiir satar Aşk’ı,
gözlerime bakman yeterlidir, unuturum kışı.
hatırlamam sonbaharı, şubattan kalma karı.
Ne yazı Oğuz’un, ne paragrafı, şikayetçi...
Ben, Vakit Tamircisi, kanla boyalı kalbi,
gönlü ateş yeri, Aşk’ın çekirdek merkezi,
bu yüzden kalp krizi, eksik olmaz depremi.
Ben, Vakit Tamircisi, ince-ince bekleyip zamanı,
yazık ettim...
Kuşlar uyanman için çığlık-çığlık öterler,
bana gelmediğin için, geceleri sessizler.
Bir uyanık yarasalar, bir de Oğuz, yarası var.
Uyuyamaz.
Uyumayı bir tek Sen’i görebilmek için istiyorum,
çoğu zaman...
Nazar ederler Oğuz’a, kurtulamaz hastalıktan,
onların işi gücü fesatta, hasette kalmadı, masatta.
Gözleri bileylidir onların, keserler boylu-boyunca,
bu zoruna gitmek yerine, gider hoşuna,
bundan kesmedim hiçbir...
Aslında renk körüdür insanlar,
gözlerinde gök kuşağı,
benim gözlerim kahverengi toprak rengidir,
olsun, bu toprağa kök sal,
sonra bak, nasıl da yeşerir.
Oğuz, ölmeye heveslidir, korkaktır,
canı yanmadan çıksa...
Gülümserim, gördüğüm yüzünse,
hüzünse, göremediğimden günlerce,
oysa asırlarca taşırım Aşk’ını, gık etmem,
Aşk’tan anırır, avazım çıktığınca bağırırım,
oysa fısıldasam duyacak kadar yakınsın.
Yalancı el-alem, derdi gül...
Kuş ötmeye, kedi kuşu yemeye ayarlı,
Oğuz Sen’i sevmeye, Sen’in için ölmeye,
eksik ettiği için şükrü dilinden, ateşte.
Râbb’im, Merhametinin bir sınırı yok,
bunu bildiğim için mi işlerim günah?
Yalvarırım yakma...